27 Kasım 2017 Pazartesi

Hastane Güncesi

Yine bir narkoz macerasıyla daha beraberiz meistercanım.Bu sefer ev halkı dışında ameliyathane personeli de ağzının payını aldı.Biliyosun narkoz sonrası kralı gelse tanımam,bende asabiyet yapıyo..Sağında solunda dikişlerle  yarı çıplak odaya getirildiğinde  sanki dağıtım iznine gelen asker sevinci yaşanması da çok manasız..Durun bi ayaklanayım önce sonra sevinin  ..
 “Ben ameliyat oldum 10 kg verdim” “Ay amelıyattan sonra insan zaten kilo veriyo bak ben 52 bedendim hala 52 bedenim ama gazdan o gazdan” Çohafedersin bi skim verildiği yok 5 gün oldu hala aynı kilodayım hala sıfır bedene inemedim düşünebilyooğğmusuuun...Doktorun çıkardığı 5 gramlık taşı saymazsak henüz bişey eksilmedi gramaj olarak.
Sadede gelelim  “ee ne yiyoruz doktor?”
“Süpriiiz bugün  de yemek su yok, fekat yarın sabah normal kahvaltını edebilirsin..” 
Neöy kompostoda mı yok??Hep veriyodunuz?Kırbaçlasaydın bi de aq..Ağşamdan beri aç susuzum  saat aksamustu 5 olmuş .!!wat dı fak ar yu duing daktır???
Bi de hala gülüyon cık cık cık..Neyse  sabahki mükellef  kahvaltıya kadar uyuyayım bari..
Çıkın ulan odadan!


lokasyon: Annemgiller


13 Kasım 2017 Pazartesi

Zenginler de Ağlar

Hellöööv meisterspor naber?Milli ara olunca biraz yazayım dedim..Milli demişken Milli Takım dökülüyor izınt it?Bu ağşam da 3-2 yenildik Arnavutlara  (2-3 mü diyoduk yoksa?) Neyse bu kadar futbol yeter..

İstanbullu Gelin izliyoruz değil mi?Tabi belgesel ve netflix izlediğinden şüphem yok ama gizli gizli de olsa izliyosundur sen meisterım.Yoksa cuma akşamları daha ne iyi ne yapılabilir ki?
Favorim tabi ki Esma the Kaynanaspor.Hem sinir bozucu,hem komik.Değişime ve gelişime açık bir kadın..Bi yemek teklifiyle döpiyesten smart casuala geçiş yaptı sittin sene sonra.Fevri ama hatırşinas..Çemkirdi memkirdi  ama bak 40 sene saklamış adamın tahtadan oyduğu kıytırık atı..(At gibisin manasında mı verdiydi Esma’ya onu  ecebağ?who knows...)
İstanbullu gelinin paçozluğundan gına geldi,100 yıllık köşkte oturuyon hala evde pandufla,hırkayla dolaşıyon.Gayrimenkule saygı hiç kalmamış..O saçlar bi kuaför görmedi 2 sezondur,bakımsızlıktan artık kafana yapışmış.Hiç mi Ziyagil yalısı izlemedin a güzel kızım,evin hizmetçisi Katya bile senden şıktı uyurken.Eltingile bak gebe haliyle hala babet boyumu kısa gösteriyo derdinde.

Eyyorlamam  bu kadar..Cuma  yeni bölümden sonra to be continiued..
Başka bi arzınız?


11 Kasım 2017 Cumartesi

Ben Her 10 Kasım İçerim..Sevim Koş!

-alıntıdır-

Tekirdağ Rakısının sırrını bilir misiniz?
Birden hocanın sorusunu duyunca herkes şaşırdı.
Üniversitede, üretim yönetimi dersindeydik.
Konu 6 Sigma.
Dersin ortasındayız ve hepimizin içi bayılmış.
Ama rakı lafını duyunca bir anda uyandık ve herkes rakı hakkında bilgisini konuşturmaya başladı.
Biri “Yaş üzüm” diye atıldı.
Kimi “Tekirdağ’ın havasından” dedi.
Öteki “artezyen suyundan” dedi.
Bense “Tekirdağ Rakısı” nedir bilmediğim için ağzımı bile açmadım.
En sonunda hoca herkesi susturup anlatmaya başladı:
‘Tekirdağ rakı fabrikasına zamanında yeni bir müdür atanmış.
Müdür daha fabrikaya gelmeden, ne kadar suratsız bir adam olduğuna dair söylentiler ulaşmış.
Herkes yeni müdürün ne kadar geçimsiz, ne kadar sinirli bir adam olduğunu konuşur olmuş.
Müdür gelince ilk iş, tüm yönetim takımını toplanmış fabrikayı gezmeye başlamış.
Müdür gezerken tek bir laf bile etmemiş. Ama asık olan suratı asıldıkça asılmış.
Böylece söylentilerin doğru olduğu anlaşılmış.
Gezinin sonunda yeni yetme bir mühendis:
-Beğendiniz mi efendim? diye sorma gafletinde bulunmuş.
Müdür önce sert bir bakış atıp
-Ben bu fabrikanın nesini beğeneyim? diye kükremiş.
Mühendis iki büklüm olmuş, sorduğuna soracağına pişman, sinmiş bir köşeye. Müdür buna daha da sinirlenmiş. Yanında artık varil mi, paket mi ne varsa tekme atıp devirmiş. Herkes korkmuş şaşırmış, kimseden ses çıkmamış.
Neyse ki müdür yardımcıları aklı selim adamlarmış. Ertesi gün kendi aralarında toplanıp“Fabrikayı nasıl düzeltiriz” diye plan yapm aya başlamışlar. Gördükleri her eksiği tamamlamışlar.
Birkaç ay içerisinde fabrika iki katı verimle şekilde çalışır hale getirmişler.
Sonunda müdürün yanına çıkıp “Gelin fabrikayı bir daha gezelim” demişler.
Bu sefer tüm birimler çok düzgün çalışıyor, hiç bir yerde sorun yok. Herkes pür dikkat görev başında.
Ama yeni müdür rahat durmamış. Paketleme yapılan alana gelince durmuş.
Paketlerden birini açıp, içinden bir rakı şişesi çıkarmış.
Kapağını açıp koklamış, koklayınca yüzünü ekşitip, rakıyı yere dökmeye başlamış.
Tüm amirler, usta başları, işçiler şok.
-Efendim neyi beğenmediniz? diye soracak olmuşlar.
-Bu rakının beğenilecek nesi var? diye kükremiş müdür.
Herkes sus pus.
Ertesi gün yine tüm fabrika panik. Müdür yardımcıları yine toplanmış, çağırmışlar usta başlarını sormuşlar
“Rakıyı nasıl iyileştiririz?” diye.
Biri demiş “Şebeke suyu kullanmayalım. Kloru fazla.”
Öbürü demiş “Anasonu çok keskin.”
Bir başkası demiş “Yaş üzüm kullanalım.”
Aylar boyu uğraşıp rakıyı yenilemişler. Yine müdürü alıp tekrar fabrikayı gezdirip yaptıkları yeniliklerden bahsetmişler. Paketleme yapılan yere gelince durup, bir rakı açıp ikram etmişler. Müdür durmuş. Önce şişeyi alıp evirip çevirmiş. Sonra sunulan bardağı alıp biraz içmiş. Tabi o içerken herkes pür dikkat bakıyor, ne diyeceğini merak ediyormuş. Sonunda yine yapacağını yapmış “Bu rakının nesi güzel?” diye bağırıp, elindeki şişeyi yere boşaltmaya başlamış.
Birden yaşlı bir usta başı dayanamayıp “Döktürmem ben sana rakımı” diye atlamış.
Müdürün elinden kapmış şişeyi.
Herkes şaşkın bakarken de usta başı, “Ne demek nesi güzel. Sen rakıdan anlamıyor musun?” diye bağırmış.
Etraftakiler bir yandan “Ne yapsak yaranamıyoruz” diye ustabaşına hak veriyorlar,
öte yandan müdür kızacak diye korkuyorlarmış.
Müdür ustabaşına bakmış. Herkes bağırıp çağırmasını beklerken o sakin sakin
“Ben rakıdan anlamam.” demiş.
“Ben insandan anlarım. Yaptığınız işi o kadar kötüledim, şimdiye kadar içinizden biri çıkıp sahiplenmedi.
Demek ki aslında kimse ortaya çıkan işi savunacak kadar beğenmiyordu.
Ama şimdi bu şişeyi çocuğunmuş gibi sahiplendin.” demiş.’
Hoca hikayeyi anlatmayı bitirip durdu. Sonrada şöyle bir öğüt verdi.
Bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız,
ürettiğiniz cansız nesneyi değil, onu üreten insanı yönetin.
Siz şişenin içindekinden hiç anlamayabilirsiniz.
Merak etmeyin onu üreten onu nasıl mükemmel yapacağını bilir.
İşte Tekirdağ Rakısının sırrı o şişeyi sahiplenip, içindekini efsane haline getirmesini bilenlerdedir.
1. Sarhoş olunmaz.
2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz.
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır.
5. GSM'le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler kullanılmaz.
7. Kadınlar ruju silip oturur: Rakı bardağında ruj izi olmaz.
8. Düzgün konuşulur, lüzumsuz şirin olunmaz.
9. Rakıda hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz.
10. Argo konuşulur, küfür edilmez.
11. “Hey!”, “hişt!”, “pişt!” gibi ünlemler kullanılmaz.
12. Memleketi herkes meşrebine göre kurtarır karışılmaz.
13. Yemek yenilmez.
14. Meze tırtıklanır, karın doyurulmaz.
15. Şalgam suyu, soda, ayran, çay yanına konabilir, içine konmaz.
16. Kafaya vurup “lölölö!” demek gibi zevzek şakalar yapılmaz.
17. Masada kitap, dergi, hele laptop asla bulunmaz.
18. Zeki Müren de, Giuseppe Verdi de dinlenir;
19. Varsa müzik duyulacak kadar açılır bağırtılmaz.
20. Hüzün de neşe de eksik olmaz.
21. Masada ağlanmaz.
22. Ağlayan çıkarsa konu değiştirilir, avutulmaz.
23. Yüksek sesle şarkı söylenmez.
24. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmez.
25. El kol fazla hareket etmez.
26. Tartışılır, kalp kırılmaz.
27. Herkes konuşur, monolog olmaz.
28. Aynı anda konuşulmaz, söz kesilmez.
29. Masaya sigara dumanı üflenmez.
30. Bir rakı içilirken başka marka övülmez.
31. Rakı masasında sessizlik olmaz.
32. Zırt pırt tuvalete gidilmez .
33. Masada yellenilmez.
34. Masada geğirilmez.
35. Masaya müzisyen alınmaz.
36. Azıcık uçulabilir ama yalan dolan olmaz.
37. Yüksek sesle konuşulmaz.
38. Kazak pantolonun içine sokulmaz.
39. Çıplak, yarı çıplak durulmaz.
40. Şiir konuşulur, şiir okunmaz.
41. Rakı içilirken başka içki içilmez.
42. Yolluk bir teki aşmaz.
43. Yolluk alınmışsa cila çekilmez.
44. Biradan başka cila olmaz.
45. Cila birası bir küçüğü geçmez.
46. Rakı sonrası kahve, şekerli içilmez.
47. Kahve içilirken höpürdetilmez.
48. Rakı yalnız içilmez.
49. Rakı masası 4-5 kişiyi geçmez.
50. Garsona adı dışında bir şeyle seslenilmez.
51. Garsona rakı doldurtulmaz.
52. Balkon sofrasında içmeyen çalıştırılmaz.
53. Sıcaksa buz konabilir, buz erimeden içilmez.
54. Rakıdan önce su, sudan önce buz konmaz.
55. Rakı sek içilmez.
56. Rakıcı ota çöpe öpüşmez ,habire takdir etmez.
57. İçerken serçe parmak havaya kaldırılmaz.
58. Rakı hızlı içilmez.
59. Rakı fondip yapılmaz.
60. Kerahet vaktinden önce rakı içilmez.
61. Büyük konuşanla rakı içilmez.
62. Çok konuşanla rakı içilmez.
63. Sessiz duranla rakı içilmez.
64. Şakadan anlamayanla rakı içilmez.
65. Büyük yudumlarla rakı içilmez.
66. Rakı sofrasında iş dedikodusu yapılır, iş konuşulmaz.
67. Küllüğe limon kabuğu, zeytin çekirdeği konmaz.
68. Tabağa, kâseye sigara söndürülmez.
69. Zırt pırt kadeh tokuşturulmaz.
70. Konuşurken rakı masasına vurulmaz.
71. Bardak boş bekletilmez.
72. Masanın her bir köşesi meze ile doldurulmaz.
73. Ağız şapırdatılmaz.
74. Çatal kaşık dişe değdirilmez.
75. Burun karıştırılmaz.
76. İzinsiz masadan tuvalete dahi kalkılmaz.
77. Şerefe vb. yeterlidir, kadeh tokuştururken yaratıcı olunmaz.
78. Garsona balık ayıklatılmaz.
79. Garsonun sırtına vurulmaz.
80. Personele hatır sormadan meyhanede oturulmaz.
81. Sofraya erken ya da geç gelinmez.
82. Rakı buzdolabının en alt rafından yukarı çıkarılmaz.
83. İçi görünmeyen kadehte rakı içilmez.
84. Masada farklı kadehler olmaz.
85. Masada farklı markalar olmaz.
86. Yerken ağız doldurulmaz.
87. Ağızda lokma varken konuşulmaz.
88. Boğaza, yeleğe peçete takılmaz, dize peçete konmaz.
89. Konuşurken çatal bıçak sallanmaz.
90. Hiçbir durumda ve fikirde ısrar edilmez.
91. Racon kesilmez.
92. Ukalalık, kıskançlık kaldırmaz.
93. Rakı sofrası süslenmez.
94. Loş meyhanede içilmez.
95. Yan masanın muhabbeti dinlenmez.
96. Başka masaya uzun bakılmaz.
97. Masadan kopuk muhabbet edilmez.
98. Çiftler el ele tutuşmaz, oynaşmaz.
99. Sallanan masada içilir, sallanan insanla içilmez.
100. Bunlar kendiliğinden olur, kasarak yapılmaz.
Bu meret öyle bir merettir ki,
acıyla içilir,
tatlıyla içilir,
neşeyle içilir,
ağlayarak içilir,
kavunla içilir
peynirle içilir,
ikisi birlikte çok güzel içilir,
yemekle içilir,
mezeyle içilir,
suyla içilir,
susuz içilir
sodayla içilir,
şalgamla içilir.
Ama işte,
Bir tek salakla içilmez!...

20 Eylül 2017 Çarşamba

Tivitırcı Kızlar..Kızlarımız..

Kübra,Büşra ya da Rümeysa..

Her sabah üşenmeden maşaladığı,koleston 6.4 saç boyası saçlarıyla çektiği ,en masum profıl fotosu ile sosyal medyada 10 twitinden 3 ünde "evlililik mi?benden uzak olsun...allaamaafaza.." mesajı verip,sağa sola "ben evde kaldım ama umrumda değil çünkü gencim,güzelim,ekonomik özgürlüğüm var "  imajı yaratmaya çalışır.Fekat bi taraftan pinterest'te gelinlik modeli bakarken de içten içe "halamın kızı bile möhendislik okudu 2 senedir işsiz hıh" diye iç motivasyonunu yükseltir...yaş aralığı 23-28 arasıdır..Ekseriyetle çalışma hayatına yeni atılmış,meslek sahibidir ve hergün işini çok sevdiği ya da çok çalıştığı ile ilgili bizi hiç ilgilendirmeyen twitler atar...ve tabi ki asla apolitik değildir.Şeyma Subaşı ve türevlerini instagramdan takip etse de twitter'da renk vermez,ideolojik ,entellektüel profillerden genelde çevresinin siyasi görüşüne yakın olanları takipler.Eğer aşk romanları ve dünya klasiklerinden öte geçmemiş bir kitap zevki varsa da  araya da birkaç şair alıntısı serpiştirir malum gece  olunca duygusal mode on olur bu tiplerde,iki şair alıntısıyla bilinmeyene göndermeler yapar eksreiyetle...

Gizemli  Gizem...

Kübralara göre bir üst sınıf insanıdır,tepeden toplu saçlarıyla,denize karşı oturarak arkadan çektirdiği profıl fotosu ile merak uyandıran  ,ne idüğü belirsiz bir kızımızdır.Ne iş yaptığı bilinmez,özel hayatı pek anlaşılmaz çünkü genelde siyaset yapar.Genelde uluslararası ilişkiler ya da siyaset bilimi mezunu olup 7/24 mevcut düzene karşıdır.Çok fanatik olmasa da kesin tuttuğu bir futbol takımı olup,maçları izlemese bile maç günleri retweetleri yapmaktan geri kalmaz.Bi nevi taraftar gazetesi gibidir atılan golleri ve transferleri ondan takip edebilirsiniz.

Kod adı Neriman...

Bu kızımız kırklı yaşlarını epeyce geçmiş,güngörmüş,hayatı yalayıp yutmuş bi ablamızdır.Şen kahkahalar attığı profil fotosu ile içimizi açar..Hayatı ciddiye pek almaz,varsa evdeki kocayı sallamaz 7/24 twitterdadır,her konuda bir fikri vardır,trend topiclerden geri kalmaz,siyaset,futbol,magazin ne ararsan onda vardır.Eksik olmasındır.



to be continued (zamanım yetmedi ileride bu yazıya devam edeceğim baaaaaabında..)

18 Eylül 2017 Pazartesi

Move On

Yaz bitti..All together kış tarifesine geçtik. "Ben bitti demeden bitmez" deme..
Havuzuydu,plajıydı,yazlığıydı kapanışa geçildi çoktan..."Nasıl geçti habersiz" dediğin o anason kokulu yaz geceleri yerini yavaştan uzun,sıkıcı, mandalina kokulu kış gecelerine bırakacak yakında..

Tabi yazın bitmesiyle insanın duygu durumunda da değişiklikler olmayacak değil ,sonbahar depresyona açılan bir kapı oluverecek  kimisine..Aman diyeyim böyle mevsimine göre esen rüzgarlara kapılma ,üzülürsün sonra...Bol bol su iç,olumlu düşün,yaprakların düşüşünü keyifle izle ve gökyüzüne bak.Hem ne demiş şair ; "Gökyüzü herkesindir" 

Hayırlısıyla  yarın yeni eğitim-öğretim yılı da başlıyor.Zabağnan yol trafiğini hesapla da çık evden meistercanım,malum okul servisleri filan,yollar kalabalık olur..Pazartesi sendromu yaşama daha işe varmadan..

Yaz-kış demeden dinlenesi  bi şarkı gelsin benden o vakit kapanışta. Buyrun tıklayın  https://www.youtube.com/watch?v=q_e2aKEtW18

Allah akıl fikir versin..

Masalla masalla

Depresyonlu Karganaz sabahın köründe kalkmış ,aynaya bakmış "Hahhaahhayyt ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu ormanda"  demiş...Sonuçta o bir ev eşyası masaldaki gibi dillenecek değil ya,aradığınız aynaya maalesef ulaşılamamış..Karganaz cevap alamayınca soluğu avmdeki güzellik salonunda almış...Sabahın köründe kahvaltısını bıle yapmadan manikürünü pedikürünü yaptırmış,kaşlarını aldırmış,tüylerine keratinli bakımı da ihmal etmemiş..Avmde %70 ındırım olan butun dukkanları gezmıs elınde torbalarla evinin yoluna koyulmuş..Tabi yolda midesi kazınır gibi olmuş,köşedeki şarküteriden bi dilim otlu peynir almış.Ay bi bakmış ki trafik felç..Yol üstünde bir dala konmuş,bari şurda biraz soluklanaymı demiş. Kendisi de aslen Van'lı olan Tilkican otlu peynirin kokusunu taa uzaktan almış,hemen yanaşıvermiş dalın altına..

-Günaydın Karganaz Sultan, bu ne güzellik böyle , inanın bakmaya doyamıyorum size. Şu pırıl pırıl ombreli tüylerinize, renginize. Ne yalan söyleyeyim, bu ormanda bir güzel daha yoktur üstünüze.


Karganaz,bi havalar, bi artistik patinajlar,bi küçük dağları ben yarattımcılıklar.Tilkican'ın iltifatlarına  ağzı bir karış açık kalmış...Tabi o anda  otlu peynir hoop  düşüvermiş Karganaz'ın ağzından  Tilkican'ın midesine.Karganaz şokkk...

"-Karaganaz " demiş kargaya Tilkican  "şu sözümü . hiç unutma, kaptırdığın peynire değer: Her dalkavuk çıkarı için över,yüzüne güler, peynirini yer."  
Karganaz'ın aklı başına gelmiş,bir daha güzel sözlere inanıp elindekini kaptırmaması gerektiğini anlamış...Masal da burada bitmiş...


NOT: Bu masaldaki  kişi ve kurumların gerçekle ilgisi yoktur tamamen fablden esinlenilmiştir  :)

Rest in Peace  Aisopos

17 Eylül 2017 Pazar

Şüphesiz Sen,Sen Değilsin...

SEN  kimsin?

Sosyal medya biona (biyografi manasında) bakarsak ;falancada  siosun (ceo diye yazılır),
Pembesu'nun ve Börülcem'in annesisin ,kocişinin birtanesisin,bankacı,avukat,mühendis vb.

Evet, bir toplumsal rolün,bir işin var ya da bir mesleğin.

Peki SENi  tanımlayan şey bunlardan biri mi?

Eğer öyleyse bunların bir anda yok olduğunu düşün...

...Ne kaldı?

......

O zaman, sen aslında HİÇ misin?





5 Ağustos 2017 Cumartesi

Less is More

Görüşmeyeli ev kadını oldum meistercanım,3 aydır nitelikli işsizim.Dolce vita,carpe diem die hönkürmek istiyom her sabah uyanınca..Ev kadını olmak bir meslekmiş,hergün ajandam dolu mesela;balkon yıkamak,çiçek sulamak,dolap düzenlemek,buzdolabının ustunde bırıken tozlara adını yazmak gibi..tam bir Marie Kondo oldum anlayacağın,evde hergün bişey değişiyo,değişmezse eksiliyo,elime ne geçse atıyorum..
"Dur atma!ben onunla bişey yaparım" Benim adam istifçi,boş paşabahçe kutularını bile  alıp alıp ofise götürüyo,züccaciye gibi oldu dükkan,bi gidiyom evdekı yastık köşe başında.."aaa o benım geçen sene attığım kahve kupam değilmiydi ???" Tam bir birikim uzmanı...annesının evınden yıne asla gıyılmeyecek bı suru sey  getırmıs ,2 yıl oldu evleneli bitmedi daha çeyizi.. Polar nedir ya?sanki Norveç'te yaşıyoz ,her hafta kayağa da gitmiyoz,zaten butun kışı tshırtle gecırıyon bana mı  kastın?

Neyse benım cok işim var kaçıyorum mesıtercanım,daha baharat dolabı duzenlıycem,nasıl olsa artık sık sık gorusucez.Öpering.

Desperately yours

7 Mart 2017 Salı

İçimizdeki Kadınlar

MIYMINTILAR
Bu tiplerin yegane silahı ağlaklıktır.Sürekli mızmızlanırlar,surat asarlar,sebepsiz yere alıngalık yaparlar.Birinden bişey isterken dünyanın en çaresiz insanı imajı yaratarak yardım toplamaya bayılırlar.Bi de sürekli bi yerleri ağrır; "ay midem,ay karnım vs.." Sayelerinde tıp ve anatomi bilginiz gelişir.

KEDİGİLLER
Bunlar öldürücü seksilikle olduklarını,karşı cinse  istediğini yaptırabilecek güce sahip olduklarını sanan insanlardır.Sürekli bununla gurur duyan bir halleri vardır.Onlara göre herkes onlara hastadır,ve cazibelerini kullanarak yaptıramayacakları iş yoktur.İtibar etmeyiniz.

AĞZIBOZUKLAR

Bu çeşitler sürekli argo konuşur aq,Lanlı lunlu  cümlelerle girizgah yaparlar her lafa,en çok da etrafa posta koymaya bayılırlar.Etraflarında bir sürü erkek arkadaşı  vardır çünkü hayatındaki adamlar artık onları karşı cins gibi değil bir Osman  gibi efendime söyliim  bir Mahmut gibi görmektedirler.

to be continued...